Başrolde Sen

Nergis bu sabah yorgun kalktı, uykusunu alamamıştı. Çocukların kahvaltısını yaptırıp okula uğurladı. Sonra da kendine bir kahve koydu. Kafasını toparlamaya çalışıyordu. Kahvesini yudumlarken pencereden denize doğru baktı. Gün doğmuş; güneşin ışıkları bahçesindeki ağaçlara vurmuş ve yapraklarındaki yeşilin farklı tonlarını ortaya çıkarmıştı. İçinden şöyle geçirdi:

Bunca senedir burada oturuyorum, hiç bu saatlerde kalkmamışım. Buraların bu kadar güzel olduğunu hiç fark etmemişim.

Akşam eşiyle yaşadığı tartışmayı düşündü. Derin bir nefes aldı, ama bu nefes onu rahatlatmadı. Sanki o nefesle büyük bir sıkıntıyı içine çekmiş gibi hissetti. Kalbi daraldı. O nefesten kurtulmak istercesine hızlıca geri verdi. Boğuluyor gibi hissetti. Eşiyle her zaman tartışmaları olmuştu ama dün akşam yaşadığı biraz farklı gibiydi. Eşinin sözleri kulaklarında yankılanıyordu.

Başkalarının hayatını düşünmekten, bizim hayatımızı mahvediyorsun! Sıra ne zaman bize gelecek?

Doğru muydu acaba? Oldu olası hep bir şeyleri yoluna koymaya çalışmıştı. Bir şey organize mi edilecek? Nergis halleder. Birinin ikna edilmesi mi gerekiyor? Nergis var ya, ona söyleriz, o halleder.

Babasıyla olan kavgalarını hatırladı. Babasıyla hep bir mücadelesi olmuştu ama hiç kendi için tartışmamıştı. Üniversiteyi kazandığında şehir dışında diye babası izin vermemişti. Babasıyla mücadele etmemişti. Sonraki yıl yaşadığı şehirde bir üniversite tercih etmişti. Aynen babasının istediği gibi. Babasıyla ettiği mücadeleleri, kavgaları düşündü. Hep kardeşleri ya da annesi içindi. Teyze de mi kalınacak? Babamla kim konuşur? Nergis konuşur. “Ne haliniz varsa görün” sözü onun için izin demekti. Kendinden küçük kardeşi Aylin’in evliliğinde yine onun rolü vardı. Babayı ikna etmek yine ona düşmüştü. Babası hop oturup hop kalksa da nafile. Bir şekilde onu ikna etmeyi başarmıştı.

İlk başta kardeşleri de bu durumdan çok memnun gözüküyorlardı. Ama evlendikten sonra işler değişmeye başlamıştı. Artık uzak bir şehirde yaşıyordu. Kardeşlerinden ve ailesinden kendini soyutlamış hissediyordu. Onları neredeyse her gün görüntülü arıyor ve neler yaptıklarını öğrenmek, her anlarına vakıf olmak istiyordu. Yeyip içtikleri ayrı gitmeyen kardeşleriyle artık eskisi gibi değildi. Ona her şeylerini anlatmamaya başlamışlardı. Bu duruma bozuluyordu ama ses de edemiyordu. Kardeşleriyle konuştuğunda kendini hep nasihat ederken buluyordu. İş nasihat boyutuna gelince telefonlar bi bahaneyle kapanmaya başlıyordu.

Hadi bana eyvALLAH.” dercesine...

Diğer yandan evliliğinde de sorunlar yaşamaya başlamıştı. Bir şeyler eksikti ama neydi? Bir türlü tanımlayamıyordu. Eşini seviyordu ama bir yanı eksikti. Ailesinden uzakta, koca şehirde tek başına olduğundan dem vuruyordu. Kendini akışa bırakmadığından ne tam bir çekirdek aile olabilmişti. Ne de ailesiyle bir kalabilmişti.

Başkalarının hayatında başrol olmaya çalışan, kendininkinde yan rol oynar.

Kendi hayatında yan rol oynayanın ise mutlu olma şansı yoktur. İnsan, hayatında başrol olmaya çalıştığı kimse olur. O mutlu olursa, mutlu; üzgün olursa üzgün. Kendinden bir şeyler kattığı hayat, onun hayatı gibi davranmaya başlar.

Hayatta elde edemediği başarıları onun hayatında görmek ister. Olmak istediği konumları onda görmek ister. Bu istekler karşılanmaz veya karşılanamaz ise orada büyük stres oluşur.

İnsanı harekete geçiren istekleridir.

İsteğim var ve harekete geçemiyorsam, enerji birikmesi meydana gelir. Bu negatif enerji de akacak bir yer arar. Beklentilerim becerilerimin üstündeyse de bu enerji beni depresyona sokar. Başkasından beklentiler kavgalar, dövüşlere veya beklentide olunan kişiye duyulan “ah senin yerinde olsaydım” sözlerine kadar gider.

Peki, ne zaman hayatımızın iplerini elimize alacağız?  Diğer bir deyişle ne zaman başkasının hayatının iplerini bırakacağız?

Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. İnsan kendi hayatında söz sahibi olacak kadar güçlü olamadığında onun yerine karar veren birisi oluyor gerçekten. Kendi hayatında boş rolü yakalayamadığında da diğer insanların hayatı için kendisi karar vermeye çalışıyor. Karar yetkisi kendisinde olmayan bir hayat için bu kadar istek oluşturmak beklenti oluşturmak… Yaşamak istediği hayatı başkasına zorlamaya çalışmak… Kaleminize sağlık ✏️

    YanıtlaSil
  2. İletişim-ilişkilerine sınır koymayan insanın hayatı kendi hayatı olsa be imtiyaz hakkı olmuyor. Gününüz de birçok kişinin ve ailenin yaşadığı problemleri anlatan çok güzel bir yazı olmuş. Elinize sağlık...

    YanıtlaSil