Durağan Sürtünme

- “Olur mu canım insan ile fizik kuvvetleri arasında bir ilişki?” diye kestirip attı Orhan.

Okulun kütüphane kantininde Ömer’le çay içiyorlardı.

- “Kanka, bir dinle beni, dinledikçe hak vereceksin.

Orhan makine mühendisliği ikinci sınıftaydı. İnce uzun boylu, açık tenliydi. Bu sene biraz da özenip ince bir bıyık bırakmıştı. Zabıt katiplerine benziyordu. Eskiye merakı da vardı doğrusu. Fizik yanında en büyük keyfi tarihle ilgilenmekti. Çayını yudumlarken ters ters Ömer’e bakıyordu. Ömer devam etti:

- “Bak, şu anda bile farklı kuvvetlerin etkisi altındasın. Bir yanın beni dinlemek, bir yanınsa karşı çıkmak istiyor. Beni bozmak istemiyorsun çünkü kaç senelik arkadaşınım. Bu da ayrı bir kuvvet. İnsan aslında kuvvetlerin toplamından oluşuyor.


- “Nasıl yani?


- “İnsan da hareket ediyor sonuçta, değil mi? Hareket eden sadece roketler ya da yuvarlanan taş değil! Şu anda çay içip beni dinliyorsun, suratını buruşturmuşsun. Tamam, kabul edelim. Benim kadar hareketli değilsin! Ama mimiklerine, bakışlarına yansıyan iç hareketlerin var. Belki beni dinleyip anlattıklarımı saçma bulacaksın. O anda canın sıkılacak. Bir an düşünüp “Yeter dinlediğim!” diyeceksin. Kalkıp gitmekte bir sorun bulmayacaksın ve belki de gideceksin. Ama eğer kararsız kalsaydın, beni kırmak istemeseydin, otururdun. Ya da daha geç kalkardın, daha isteksizce kalkardın. Eminim Nalan aynı konulardan bahsetse kuvvetler toplamı farklı olurdu. Ya da ders ziline beş dakika kalsa hareketin farklı olurdu.

Nalan’dan bahsedilince bir an sırıtır gibi oldu ama hemen gizledi. Pek duygularını fark ettirmek istemez, çekinirdi. Kaç yıllık arkadaşı da olsa kız meselesi özel meseleydi. Ömer’in anlatacak daha çok şeyi vardı:

- “Aslında insan ile fizik yasaları arasında çokça bağlantı var. İnsanın içinde de farklı kuvvetler var. Bir akıl sistemi var, bir de duygu sistemi. İstekleri ve bir de iradesi var. İnsan isteklerinin zıttında da karar verebiliyor. Düşünsene! Bu sene havuza yazılmaya seni ne kadar zor ikna ettim. Yok, “Soğuk olur.” Yok “Yüzmeyi iyi bilmiyorum.” Yok “Şortum yok!” Şimdi alıştın, çıkmıyorsun havuzdan. Benden önce gidiyorsun. Bazen zıt yönde isteklerimiz, düşüncelerimiz, inançlarımız bizi geri çekiyor. Aslında son hareketlerimiz bu kuvvetlerin toplamı ile ilişkili. Farklı yönlerde vektörler gibi düşün. Şimdi artık keyif almaya başladığın için hemen hazırlanıyorsun. Çünkü sen de gitmek istiyorsun.

Ömer, Orhan’a göre daha kısa boylu, biraz kiloluydu. Hep neşeli, canlı bir hali vardı. Her an sandalyeden kalkacakmış gibi dururdu. Kader onları üniversitede de aynı sınıfa düşürmüştü. Öğrenmeyi ve öğrendiklerini paylaşmayı severdi. Orhan’ın daha sakin hali ile birbirlerini tamamlıyorlardı.

Orhan, Ömer’e doğru elini kaldırıp sallayarak:

- “Akıl, duygu, irade… Yine ne okuyorsun sen? Aşık mı oldun, hayırdır?

Bir yandan soru soruyor, bir yandan da pis pis gülüyordu.

Ömer heyecanla devam etti:

- “Dalga geçme abi ya... Bak, bir de sürtünme kuvveti var. Sabah yataktan kalkmak ne zor gelir, değil mi? İnsan kalkmak istemez ama kalktıktan sonra işler daha kolaydır. Ya da yapman gereken bir ödevin vardır. En zoru başlamaktır. O masanın başına oturup birkaç cümle yazmak çok zor gelir. Ama bir kez başladığında artık işler daha kolaylaşır. Durağan sürtünme katsayısı her zaman hareket halindeki sürtünme katsayısından fazladır! En fazla kuvveti cismi harekete başlatırken harcarsın! Sonrasında sürtünme hep daha azdır. Baksana nasıl da benziyor!

Orhan bardağını masaya doğru bırakırken arkasına doğru yaslandı:

- “Haklı olabilirsin. Gerçekten de öyle... Senin de bu psikoloji ile ilgili konulardaki heyecanını anlayamıyorum. Hadi fizik neyse de... Bir düşünmem lazım. Bunları kendin mi buldun? Havuza gitmek için hazırlanmak da suya girmek de öyle. Sürtünme gibi, zor. Şimdi aklıma geldi.


- “Hayır kanka, bir eğitime gidiyorum. İlişkilerin, hayatın yasalarından bahsediyor.


- “İyiymiş, merak ettim. Ama hadi kalkalım, geç kalıyoruz. Yoksa hoca da bize kuvvet uygulayacak!

Hayatta meydana gelen olaylar belli kurallara göre olur. İnsanın davranışlarının da kuralları vardır. Hem olaylar hem de insanın davranışları arasında bir sebep sonuç ilişkisi vardır.

Nasıl ki fizikteki kuvvetlerin meydan gelmesinin kuralları bellidir ve değişmezdir. İnsanların davranışlarının da kuralları bellidir. Bunlar da değişmez. Bu kurallar ilişkilerimizi, kariyerimizi, ticaretimizi, belirliyor. Hayatımızı yönetebilmek için bu kuralları bilmemiz ve bu kurallara göre yaşamamız gerekir. Yoksa hayat bize mutlu ve başarılı olma konusunda kuvvet uygular…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; insan tanımanın, ilişkilerin, başarının yasalarını deşifre eder. Bunu yaparken de bilimsel yöntemler kullanır.


Yorum Gönder

0 Yorumlar