Kıvamında Yaşam

İnsanoğlu hayatını devam ettirmek için yeme içme gibi zorunlu ihtiyaçları olan bir canlıdır. Aç kaldığında belli bir süreye kadar yemek yemeden dayanabilir. Susuz kaldığında daha kısa bir sürede vücudunda etkisini yaşar. Nihayetinde yemediğinde ve içmediğinde hayati fonksiyonları çalışamaz hale gelir. Yemeğini ağzına götürmesi ile başlayan tükürük bezleri salgısı parçalamak için işi kolaylaştırır. Dişleri ile daha küçük parçalar haline getirir. Yutkunması ile birlikte soluk borusunun hemen yanındaki borudan mideye yolculuk başlar. Nihayetinde bağırsaklar ihtiyaç olan mineralleri, vitaminleri alır. İşe yaramayacak kısımları ise vücudundan uzaklaştırır. Tıkır tıkır işleyen bir sistem vardır. Bu sistemin kıvamı olduğu için de hepsi birbiri ile uyumlu hareket eder. 

Günün birinde bozulmuş bir tavuk parçasını yediğinde vücudunda bir çok şeyde değişir. Vücudun kıvamı bozulduğu anda zehirlenme belirtileri başlar. Midesinin bulanması, bağırsaklarının bozulması, ten renginin bozulması gibi bir sonuçlarla karşılaşır insan… Oysa ki;

Kıvam bozulduğunda tüm sistem bozulur.

Yeme ihtiyacımızı karşılamak için tarla ekiyor, hayvan besliyoruz. Fasulyeyi ektikten sonra daha fazla vermesini sağlayan endüstriyel gübre kullandığımda verim artıyor. Böceklerin etkilememesi için kullandığımız ilaçlarla korumaya alıyoruz. Evet fasulyeyi yiyen böcekleri engellenirken, bir yandan da toprakta bulunan faydalı böcekleri de öldürüyoruz. Toprağa karışan ilaçlarla sadece bitkiler değil, yer altı sularıda kirlenmeye, ilaçlarla beraber zehirli hale gelmeye başlıyor. Aynı topraktan her yıl tarım ilaçlarıyla fazla ürün aldığımız içinde toprağı yavaş yavaş verimsizleştiriyoruz. Aslında bir kök fasulyede birkaç kilogram almak yerine daha fazlasını istediğimiz için kıvamı bozuyoruz. Kendimizi daha verimli bahçe yaptık diye kandırabiliyor, anlık olarak verim arttı diye doğruyu yaptığımızı düşünebiliyoruz. Oysa ki;

Kıvam bozulduğunda tüm sistem bozulur.

Yeryüzünde bulunan dağların yerleşimi, hakim rüzgarların yönü, nehirlerin varlığı… Dağlarda yaşayan bütün hayvanlar ekosistemin bozulmadan devam etmesini sağlıyor. Mevcut teknolojimizle bir dağı bulunduğu yerden tamamen kaldırabiliyoruz. Büyük iş makineleri ile dağları delebiliyor, küçültebiliyoruz. Nehirlerin yönlerini, bitki örtülerini değiştirebiliyoruz. 

Peki değiştirdiğimizde neler oluyor?

Elimizdeki imkanları kullanabiliyor, insanlık olarak bize engel olan şeyleri ortadan kaldırabiliyoruz. Ekosistemi bozmamız acaba toplamda çıkarımıza mı yoksa değil mi düşünemeyebiliyoruz. Hızlıca çözüm bulduğumuzu zannederek anlık çıkarımıza uygun olanı hemen uygulamaya geçiyoruz. Göçmen kuşların güzergahlarına bakmayı unutabiliyor, o bölgede yaşayan canlıların ekosisteme katkısını göz ardı edebiliyoruz. Oysa ki;

Kıvam bozulduğunda tüm sistem bozulur.

Tüm bunları idrak edebilmek için ise hassas irdeleyebilmek gerekir. 



Yorum Gönder

0 Yorumlar