Kafaya Taktım, Olacak!

Gün ışığı odanın perdesini yırtıp içeri girmişti. Kardeşinin, “Hadi abi, uyan!” sesiyle gözlerini açtı. “Ne var!” dedi kardeşine. “Sabah oldu uyan ve bir şeyler yap! Uzun zamandır çalışmıyorsun.” Emre ise “Normal insanlar gibi işe gidip gelemem. Benim bir şey bulup daha çok para kazanmam gerekiyor.” diyordu. “Sizin gibi aylık maaş bekleyemem!” diyerek kardeşini tersledi. Kardeşi sinirlenip “Evde yatarak nasıl bir şey gelmesini bekliyorsun?” diyerek söylendi işe giderken. “Beni rahat bırakın, siz işinize bakın. Bir gün bu söylediklerinize pişman olacaksınız. Hepiniz bana saygı duyacaksınız!” diyerek kardeşinin arkasından bağırdı.

Emre saygı kazanmanın sadece çok para kazanmakla olduğunu zannediyordu. Bu fikri kafasına takmıştı ve olması için ne gerekiyorsa yapacaktı. Uzun zamandır çalışmıyor olmasına kardeşi ve ev haklı çok üzülüyordu. Bu durum gittikçe hane içinde tartışmalara, kavgalara ve problemlere sebebiyet veriyordu. Sadece giderlerin karşılanması değildi ailenin problemi.  Zamanını boş yere geçirmemesini ve kendisi için bir şeyler yapmasını, evlenip sorumluluk sahibi olmasını bekliyorlardı.

Daha önce birkaç işte çalışıp edindiği bilgiler vardı. Bu kısıtlı bilgilerle evde bilgisayarın başında öğrendikleri ile müşteri buluyor, tek seferlik anlık kazançlar ile gününü geçiriyordu. Gündüzleri uyuyor, geceleri ise bilgisayar başında aldığı işleri yaparak vakit geçiriyordu. Yaptığı işlerde her zaman bir problem çıkıyordu. Her seferinde de problemin müşterilerden kaynakladığını savunuyordu.

Emre arkadaşları tarafından sevilen biriydi. Herkesle can ciğer kuzu sarması olabilecek kadar sıcakkanlıydı. Girdiği her ortamda kendisini sevdirebilen hoşsohbet biriydi. Buna rağmen çevresinde sağlam diyebileceği ilişkisi yoktu. Yaşının ilerlemiş olmasına rağmen, düzensiz yaşamından dolayı iş hayatında da sağlam bir yer edinememişti. Bu durumu örtbas etmek için kendini olduğundan farklı gösterme ihtiyacı hissediyordu. Yaptıklarından çok hoşnut olmasa da onun için durumu kurtarmak, insanların gözünde kaliteli bir yer edinmek istiyordu. Onun kafasına taktığı kariyer hedefleri ile yaptıkları örtüşmüyordu.

Bir gün kardeşiyle konuşurken kardeşi ona; “Her yaptığın işte ve ilişkilerinde problem yaşıyorsun. Bir işi yaparken sabretmelisin. Ve o işte detaylı bilgiye sahip olmalısın. Bir konuyu iyice irdelemelisin. Ticaretle ve işle ilgili bilmediklerini, o işte başarılı olmuş insanları örnek alarak yapabilirsin.” demişti. Emre ise kendi kendine “Ben zaten ticareti biliyorum.” diyerek söylendi.  Bir firma kurarsam insanlar güvenir ve işlerini bana verirler. Bu düşüncesiyle karar verip, ailesinden gizli annesinin emekli maaşından kredi çektirerek firma kurdu. 

Firma açmak onu çok heyecanlandırmıştı. Elindeki parayla kirayı ödedi, bilgisayar ve yazılımlarını alarak firmayı kurdu. Firma kurarak daha çok müşteri geleceğini zanneden Emre’nin elindeki para git gide bitiyordu. Çalışmak için aldığı personellerin ulaşım ve yemek giderlerini karşılayamaz olmuştu. Daha fazla dayanamadı, bir süre sonra kapatmak zorunda kaldı. Kendisi de evine ve çıkmadığı odasına geri döndü. Kafasına taktığı ve çok istediği o iş olmamıştı. Yaptığı anlaşmalarda müşterilerin anlaşmaya uymadığını, bu sebeple de parasını alamadığı için battığını savunuyordu. Ortaya çıkan kredi gerçeği ile zararın büyüklüğü ortaya çıkmış ve ailesinin güvenini bir kez daha sarsmıştı.

Emre’nin kardeşi uzun zaman çalıştığı işten ayrılarak kendisine firma kurmuş ve evlenmişti. Bu durum, “Ben neden yapamıyorum, nerede yanlış yapıyorum?” diyerek düşünmesine sebep oldu. Kardeşi gibi doğru işler yapmak, para kazanmak ve zengin olmak istiyordu.

Emre insanlara yapmak istediklerini açıklıyor ve açıkladıklarını hayata geçirmeden heyecanlanıp yine başarısız oluyordu. Kardeşinin ona sürekli söylediği şeyleri düşünmeye başlamıştı, “Başkasının deneyimlerinden faydalanmak, sabır ve irdelemek…

İnsanlar, başarılı insanların başarılarının aniden geldiğini zannederek hızlıca başarıya ulaşacaklarını sanırlar. İşi bilmemelerine rağmen başkalarının başarılarından deneyim çıkarmazlar, bir de hırs yaparlar. Böylece girdikleri işlerde başarısız olurlar. Hayatta her şeyi deneyecek kadar vaktimiz yok! Başkalarının başarılarını modelleyebiliriz.

Kardeşinin şirketinde işe başlayarak kendisini orada geliştirmeye sabırla devam etti. Kendisini geliştirdikten bir süre sonra şirket kurdu ve edindiği deneyimler ile başarılı olma yolunda emin adımlarla devam ediyordu. Önceden neden boşa kürek çektiğini, yol ve yöntem konusundaki eksikliklerini daha iyi görüyordu. Başarılı insanlardan daha fazla öğrenmeye çalışıyordu. Artık daha sabırlıydı, yaptığı her süreci daha fazla irdeliyordu. 

Başarılı olan insanların ortak özellikleri nelerdir?

Başarı öğrenilebilir mi?

Başarı Psikolojisi Eğitimi” nedir?



Yorum Gönder

1 Yorumlar

  1. Yakınlaşmak, hamle yapmaktan daha iyi, daha verimlidir. İstediği şeyi iyi yapan ustaya yaklaşan ve onu modelleyen, kendi kendine hamle yapmaya çalışandan daha başarılı ve mutlu olur

    YanıtlaSil