Binnur ve Eymen bir süredir evlenme hazırlıkları yapıyorlardı. İkisi de otuzlu yaşlarını geçmiş, evlenmek için gecikmişlerdi. Belli bir yaşı geçince evlenmek daha da zorlaşıyordu. İnsan olgunlaştıkça çok fazla detaya takılıyordu.
“Keşke bu yaşa kadar beklemeseydim, evlenseydim.” diye, içinden geçirdi Eymen. Geçmişte evlenmekle ilgili büyük laflar etmişti. “Asla!”, “Kesinlikle bunu kabul edemem.” gibi çok keskin ifadeler kullanmıştı. Hayatın bir cilvesi olsa gerek, onlar şimdi karşısına çıkıyordu. “Kabul edemem.” dediklerini kabul etmek, “Olmaz!” dediklerini oldurmak durumunda kalmıştı.
“Yaa işte, zamanında büyük konuşmayacaktın. Hayat sana o cümleleri tek tek yediriyor. Artık eskisi kadar genç ve enerjik değilsin. Ödemen gereken o bedellerden kaçamıyorsun.” diyordu, kendi kendine. Geç de olsa hayatın yalnız geçmeyeceğini anlamıştı. Hayat mücadelesinde gücü her şeye yetmiyor, destek de gerekiyordu. Bir erkeğin hayatına kadının dokunması gerekiyordu. “Artık kaçtıklarınla yüzleş, bu senin için en iyisi.” dedi, aynaya bakarken.
Binnur ise bu aralar çok stresliydi. Evlenme düşüncesi onu germiş, en ince detaylara kadar hesaplıyordu. “Her problemi evlenmeden önce çözmeliyiz. Risk alamam bu saatten sonra, olmayacaksa baştan bilelim.” düşüncesindeydi. Her detayı düşündükçe daha da geriliyordu. Gerildikçe de başlarda çok sakin olan Eymen’i de geriyordu. En son mesele ise hangi şehirde yaşayacakları olmuştu. Bunu Eymen’e dile getirdiğinde ise Eymen; “Bu şimdinin meselesi değil. Söz, nişan telaşını atlatalım, nikahın hazırlıklarına bir başlayalım. O zaman oturur, konuşur bir karar veririz. Benim için önemli olan yanında olmak.” demişti. Bu cevap Binnur’a yeterli gelmemişti. Sürekli nerede yaşayacaklarını düşünmekten kendini alamıyordu. En son ise ailesinin yaşadığı şehirde olmak aklına gelmişti. Eymen daha önce bu konuya sıcak bakmadığını dile getirmişti. Buna rağmen, bu fikrini ona açmaya karar verdi.
-“Bu fikir de nereden çıktı? İkimiz de ailenin yaşadığı şehirde değiliz. Ya benim yaşadığım ya senin yaşadığın şehir olur. Hatta Türkiye’deki her şehir olur, ailenin yaşadığı şehir olmaz.” dedi, Eymen hiddetlenerek.
-“Bu tavrın çok rahatsız edici. Madem öyle Eymen, o zaman benim yaşadığım şehre geleceksin. Ben buradayım ya gelirsin ya da bu iş olmaz. Tek başıma kendime bir hayat kurarım.”
-“Binnur, bak mesele hangi şehirde yaşadığımız değil. Mesele bunun çok ötesinde, anlamıyorsun. Aile olmak; iki kişinin aynı yöne bakıp, problemleri ortak çözebilme iradesidir. Biz bir aile kuracaksak, birbirimizden başka seçeneğimiz olmamalı. Başımız sıkıştığında annemize, babamıza dönme ihtimalimiz bize seçenek oluşturur. Annemiz, babamız değerli kişiler ama artık ailemiz değiller. Birbirimize bedel ödersek ancak öyle aile olabiliriz.”
-“Ben aileme bedel ödemeye devam edeceğim. Benimle evlenmeyi istiyorsan, bunu göze almalısın. Hem benim evlenince, söylediklerini ayırt edemeyeceğimi mi zannediyorsun?”
-“Evlenince ailen kim olacak Binnur?”
-“Tabi ki evlenirsek, sen olacaksın Eymen.”
-“Bak Binnur, benzer sebepler, benzer sonuçlar oluşturur. Aile olmayı engelleyebilecek sebepler, herkeste aynı sonucu doğurur. Hayat insan kayırmıyor, herkese aynı tepkiyi veriyor. İstediğin şey, zannettiğinden çok daha fazla sonuçlara yol açar. Lütfen bunu düşün, irdele, ölç ve tart.”
Evliliklerde isteklerin uyumlu olması çok önemli. Çiftlerin istekleri birbirleriyle ilgili olunca mutlaka problem çıkar. İstekler gidilen hedefe yönelik olmalı. İstekler hedefe yönelik olunca, çözüm de ortak oluyor. Ortak probleme, ortak çözüm üretmek ise bağları kuvvetlendiriyor. Evliliklerin uzun ve huzurlu olması kurulan kuvvetli bağlarla ilgilidir.
2 Yorumlar
Ellerinize sağlık.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş
Evlilikler şuan da insanlar için Stres kaynağı oldu. Bu yazı ise bunun sebebini bize çok güzel açıklamış . Teşekkür ederiz :)
YanıtlaSil