SON SAHNE

Su akar, yolunu bulur derler...

Ya da kendi yolunu yaparak ilerler.

Kimi zaman, usulca akar yeryüzünde,

Kimi zamanda önüne katar ne var ne yoksa

Ama mutlaka yolunu bulur ve ilerler

Peki ya insan...

İnsan çoğu zaman yoldan çıkar,

İnsanların çoğu şaşırır kendi yolunu bulamayarak.

Başkalarını suçlar, kendi hatasını göremez,

Aldanır insan...

Kazanmadan tüketmenin ve faizin mantıklı olduğuna inanır,

Hastalıkların çoğunun mutsuzluk ve stresten kaynaklanmadığına,

Sağlığına zarar veren şeylerin ihtiyacı olduğuna inanarak, inandırılarak aldanır

Bencilleşir insan....

Güven kelimesini sadece diline dolandırdığında

Ticari ahlakı mişli geçmiş zamanda anlattığında

Medeniyet, bilim, din, sevgi, demokrasi, profesyonellik gibi kavramları bireysel çıkarı için kullandığında giderek bencilleşir.

Yok sayar insan...

Eşcinselliğin apaçık doğallaşmasını,

Boşanmaların yaygınlaşmasını ve ailelerin azalmasını,

Yetim ve öksüzlerin başı boş bırakılmasını,

Annelerin karınlarındaki bebeğin katili olmasını yok sayar ve görmez.

 

Doğru yolda yol almak isteyenler de var elbet,

Sürekli yoldan çıkmaya zorlanan insanlar

Kızar onlarda...

Haklının uğradığı haksızlığa şahit bulamamasına,

Hakkın haklıdan çok güçlüye teslim edilmesine,

Adaletin insanların vicdanından çıkıp yasalara teslim edilmesine,

Toplumların içinde insanların bireyselleşmesine kızar durur.

Oysaki bunların hepsi birer işarettir.

Suyun artık kendi kendine yolu bulamadığının ve artık taşmaya başladığının;

Şiddetli bir selin, sarsıntısı büyük bir depremin geleceğinin işaretidir.

İşte tüm bunlar artık insanların iyice bozulduğunun ölçüsüdür.

İnsan ise tüm bunları kendinden bilmez ve iyice yoldan çıkar.

Görünen ve sadece işine gelen yönüne bakar....

Evi, dükkânı sular altında kaldığında sebebini sadece alt yapıda bulur,

Depremde onlarca insan öldüğünde faturayı müteahhite keser,

Ya belediyeye kızar, ya da devlete sayar söver,

Bozulan ahlakın faturasını başkalarına keser, sorumluluğu hep dışarıda arar.

Hiç kendi yaptıklarına veya yapmadıklarına bakmaz.

Peki insan ne yapacak?

Ona gösterilen doğru yolu, hayatın kaybedilen anlamını tekrar nasıl bulacak?

İlimli bir rehber ile…

İlk yaratılıştan itibaren olduğu gibi şimdi de bir rehbere sarılmalı insan.

Kızdığı, aldandığı, bencilleştiği, yok saydığı şeylere dönüp bakabilmek, işaretleri okuyabilmek için rehbere ihtiyacı vardır insanın.

Hayatına yön verecek, son sahnedeki sınavda ona kopya verecek bir rehber...

Düzenin hakiminin son sahneyi dizayn ettiğinin işaretlerini gösteren ve çözüm için reçete sunan, ölçüyü veren bir rehber. 

Ölçüyü insana verdiğinde artık kimin ne söylediğinin önemi kalmayacak.

İnsan sahteyi ve gerçeği ayırt edebilecek.

Amacı için; suyun onun götürdüğü yere gitmek yerine, suya o yolu çizecek.

Düzeni kendi elleriyle bozduğu gibi yine kendisi düzeltecek.

Siyah ve beyaz, arada gri kalmayana kadar ayrışacak.

Bu ancak ona kopya verecek doğru rehberi bulduğunda olacak.

Kopya veren rehberi, elinde sağlam ve doğru yolu net gösteren bir kaynak kitabı da varken harekete geçmeli insan…

Suyun üzerinde akıntıya kapılıp giden bir yaprak gibi değil…

“Yaşamın bir anlamı olmalı!” diyerek akıntıya yön veren olmalı…

Son sahnede;

Selam verecek ya insan asıl seyirciye,

Saygıyla eğilenlerden olmak için kendine gelmeli

Yaşamın bir anlamının olduğunu bulmalı insan.


Yorum Gönder

2 Yorumlar

  1. Suyu veren de yolu kapatan da aynı yer... problemlerin nereden geldiğini bilirsek, çözümün de orada olduğunu bulanlardan oluruz inşallah.

    YanıtlaSil
  2. Herşeyin bir sonu var. Son sahnemiz nasıl olacak? Tatminlik mi, pişmanlık mı? İnsan ne ekerse onu biçer.

    YanıtlaSil