İyilik mi, Kime Göre?

Yazın son zamanlarıydı, hava güzel ve güneşliydi. İlk işe başladığı günleri hatırladı. Geçmiş günleri düşünürken sandalyesine yaslandı. O zamanlar arkadaşı ile beraber iş yapmanın hayalini kuruyordu. Patronları iş yapamayınca çalıştıkları yer, boş dükkan onlara kalmıştı. “Fırsat bu fırsat!” diyerek Ali ve arkadaşı beraber ticaret yapmaya karar verdiler. Tam ticarete başlamışlardı ki arkadaşı askere gitti. Ali arkadaşıyla ticaret yapmanın zorluklarını o dönem anlayamamıştı. Çünkü sevdikleriyle iş yapmanın kolay olduğunu düşünüyordu. Ali, kendisini ve çevresindekileri böyle mutlu edeceğini zannediyordu. Arkadaşı askerde olmasına rağmen kendisi fedakarlık yapıp çalışıyordu. Ve ona da çalışmasından bir pay ayırıyordu. Çünkü yıllar önce bu şekilde söz vermişlerdi.

Günler bu şekilde birbirini kovaladı. Sonunda arkadaşı askerliği bitirdi ve mağazaya geldi. İlk başta her şey güzel gidiyordu. Ama sonrasında sürekli beraber olmak problem olmaya başladı. Biri diğerine göre daha fazla çalışıyor gibi görünüyordu. Biraz zaman geçince bulundukları yer kentsel dönüşüme girdi. Bu yüzden yeni bir mağaza açma heyecanına tutuştular.

Yıllardır takip ettikleri bir yerde boş bir dükkan buldular. İkinci mağazayı buraya açmaya karar verdiler. Aslında ikinci mağazayı açmak için imkanları yoktu. Ve ikinci mağazayı açarken çok zorlanıyorlardı. Fakat bulundukları yer kentsel dönüşüm içine girmişti. “Hayat bizi ikinci mağazayı açmaya zorluyor.” diye düşündüler. Bu düşüncelerle, hazırlıklı olmadan borçla açmaya çalıştılar yeni dükkanı. Ali ilk açtıkları mağazada kaldı. Arkadaşı da yeni açtıkları mağazaya geçti. İkinci mağazayı açmak biraz zaman aldı.

İlk başlarda bayağı zorlandılar. Başlangıçta bütün yükü Ali'nin bulunduğu mağazadan karşılıyorlardı. Sonrasında ikinci mağaza da iş yapmaya başladı. Artık her mağaza kendi ihtiyacını karşılar haldeydi. Yavaş yavaş finansal güçleri oluşmaya başladı. Zaman ilerledikçe, imkanları arttıkça aralarında anlaşmazlıklar türedi.

Aslında iki arkadaş birbirini çok iyi tamamlıyordu. Biri hızlı atak yapıp, ürün alma ilişkilerine bakıyordu. Diğeri daha kontrollü daha düzenli ve daha dikkatli davranıyordu. Bu davranışları ikisinin ilerlemesine sebep olmuştu. Ama yan yana olmadıkları için bazı problemleri görmüyorlardı. İkisi de farklı mağazalarda oldukları için birçok sıkıntı görünmez haldeydi. İşler iyice artmaya başladı.

Ali'nin bulunduğu mağaza arkadaşının bulunduğu mağazaya göre daha sakindi. Zamanla arkadaşıyla arası bozulmaya başlamıştı. Hiç hayal ettiği gibi gitmiyordu. Halbuki beraber büyüdüğü arkadaşıyla işleri büyütmenin hayalini kurmuşlardı. İlk işe başlarken çok hevesliydiler, araları çok iyiydi. Bir süre sonra kardeşlerini de işe aldılar ve evliliklerini yaptılar. Sonra dışarıdan birtakım sözlere ve zorluklara maruz kalmaya başladılar. Sonraları bazı şeyler problem olmaya başladı. Zaman ilerledikçe ikisi de mutsuz olmaya başlamıştı. Çünkü ertelen bazı şeyler problemlerinde büyümesine sebep oldu. Fakat Ali ve arkadaşı önceden bunu anlayamıyorlardı. İmkanlar artmaya başlayınca ortaklardan biri ayrılma kararı aldı.

Ali aslında bu duruma anlam verememişti. Hayat belki de onların mutlu olmaları için ayrılmalarını istiyordu. Dostluklarında sıkıntı olmasın diye ticari ilişkilerini bitirmek zorunda kaldılar. Aslında sıkıntı sadece arkadaşı ile olan ticaretinde değildi. Bunu kardeşini yanına alınca anladı. Ortaklıktan ayrıldıktan sonra kardeşi ile beraber ticaretine devam etti. Sanki ortağı ile yaşadığı sıkıntılar kardeşiyle de olmaya başladı. Kardeşinin iş yükünü de hep kendisi çekiyordu. Ve böyle yaptıkça onu da rahatlık tuzağına düşürmeye başladı. Bedel ödeyen taraf hep kendisini olmuştu.

İnsan karşıdakinin bedelini aldıkça, karşı taraf nankörleşmeye başlar. Sonrasında birtakım problemler ortaya çıkar. Aslında hayat bize tekrarlı problemleri gönderir. Bunu o problemi çözelim ve geçelim diye yapar hayat. Ama bizler, duygular ağır basınca bu problemleri görmek istemeyiz. Böylece her ertelenen problem artarak gelmeye devam eder.

Daha sonraları Ali'ye bir seminerden bahsedildi. O da bu semineri merak etti ve katılmaya karar verdi. Oradaki konuları dinledikçe yaptığı hataları görmeye başlamıştı. Resmen seminer konuları kendisini anlatıyordu. Yakınlarıyla yaptığı işlerin neden sıkıntılı olduğundan bahsediyordu. Hayatıyla bunu öğrendiği için, anlatılan şeylerde kendi yaşantısını görüyordu. Aldığı ilimle, yaşadığı olayları gözünde canlandırdı. “Keşke, keşke…” diye geçirdi içinden. “Keşke en başında yalnız çıksaydım yola.” dedi. Çünkü insan sevdikleriyle iş yaparken olaylara çok duygusal yaklaşıyor. Ve onlara iyilik yapayım derken, onların gelişmesine engel olabiliyordu. Ali, artık bu durumu düzeltmenin mücadelesine girmişti.

İnsanın sevdikleriyle, yakınlarıyla veya arkadaşlarıyla iş yapması sorun değil. Fakat duygular ağır basınca insan bilinçli davranamaz. Yani doğru kararlar veremez. Ve karşımızdakine iyilik yapabileceğimizi zannedip, farkında olmadan kötülük yapabiliriz. O insanın bedelini aldığımızda, gelişmesine ve marifetlenmesine engel oluruz. Bu da zaman geçtikçe birtakım sorunlara yol açar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi; mutlu ve başarılı ilişkiler kurmanın stratejilerini verir.



Yorum Gönder

0 Yorumlar